30 Ağustos 2012 Perşembe

Rapsodi Mobilya Mağdurlarıyız Biz...

Bu blogu hayatımızı güzelleştirmek, renklendirmek için yaptıklarımızı paylaşayım diye açmıştım, ama malesef her şey güzel gitmiyor ve bizim hayatımızda son 3 aydır "Rapsodi Mobilya" isimli bir çirkinlik var. Sorunlarıyla, ilgisizliğiyle, her gün yeniden verilen boş sözlerle, yeri geldiğinde müşteri terslemeleriyle hayatımızda yer almış bir çirkinlik...

16 Ağustos 2012 Perşembe

Nikah Şekerlerimiz...

Nikah şekerimiz bence özel olmalıydı, ve mutlaka olmalıydı. Daha önce evlenen Edoşum nikah şekeri vermedi (en azından bana vermeliydi yaa) diye üzülmüştüm, e şimdi kendim vermesem kendime çok ayıp ederdim bence :) E peki ama nasıl olacaktı nikah şekerlerimiz ? Öyle çok sade klasik şeyler istemiyordum, buzdolabı magneti olsun istemiyordum ( insanların dolaplarının üzeri nikah şekeri doldu bence zaten), deniz kabuğu falan da istemiyordum ( halbuki çok seviyorum, ve bundan 7 yıl önce ilk buluşmamız deniz kabukları sayesinde olmuştu, ama şimdi nikah şekerlerinin çoğu deniz kabuklu). E biraz renkli de olsun , çiçekli olsun derken, e madem özel olacak oturur kendim yaparım (zaten e ben bunu yaparım demekten bi hal oldum, yeni bir şeylere başlamayayım diye düğün günü gelsin istiyordum artık :) ) dedim. Sonra da minik bir saksı içinde çiçekler ve şekerler olsun istedim. Ama minik saksı bulamadım :( Epey aradım, gezdim dolaştım, mailler attım, sosyal medyadan yardımlar istedim... Minik saksılar hep hazır yapma çiçekliydi zaten, Türkiye'de üretilmiyormuş Çin'den hazır çiçekli geliyormuş. En küçük saksı kaktüs saksısı diye buldabildiklerim oldu ama yeterince minik değillerdi. Sonra kocaelinde bir nikah şekeri firmasının sitesinde buldum. Buldum ama maillerime telefonlarıma cevap alamadım, hevesim kaçtı vazgeçtim. Olmayıversin şekerimiz n'apayım dedim.

Ben böyle nikah şekeri alım ve yapım olayından vazgeçip diğer düğün hazırlıklarına odaklanmışken, seramiklerimi fırınlatmaya gittiğim yerde, köşeye konulmuş bir kutunun içinde bir sürü minyatür toprak kapla karşılaştım. Antalya'dan geldiğini, söylediler hepsi el emeğiydi yakından bakılınca kalıp olmadığı çok belli. Minik, sevimli, el emeği toprak kaplar... İşte aradığım şey :) Birer örnek satın alıp , minik sepetleri kullanmak konusunda Hakan'dan da onay alınca :) 200den fazla minik toprak sepet Antalya'dan bize geliverdi ( önceden böyle bir şey aklıma gelmiş olsaydı kesin oturup sepetleri de kendim yapmaya kalkardım, Allah'tan geç karar verildi de bir de onlarla uğraşmadım :) )


Nikah şekeri malzemelerini Eminönü'nden aldım. Toprak sepetlerime uygun minik çiçekler, şekerleri koymak için de raket denen malzemeden aldım, çünkü herkes şekerlerini yesin ama nikah şekerimizin güzelliği bozulmasın istiyordum :) Nikah Samsun'da ki düğünün içerisinde yer alacağı için konsepte uygun bembeyaz çiçekli şekerler hazırlamak istedim. Samsun'a gelemeyecek yakın çevrem için de Ankara'nın konseptine uygun mor renkte 60-70 tane kadar ayrı şeker hazırladım.


 



Şekerlerimiz tamamlandıkca mutluluğum arttı :) Son anda bu kadar şekeri zor yetiştirirmişim ama gerçekten, iyiki Gözde varmış da yardım etti.


İçlerine şekerleri son 2-3 gün kala alıp yerleştirdik, taze kalsın herkes güzel güzel yesin diye. Halamın bastırıp getirdiği "Teşekkür ederiz" kartlarını da bağlayınca işlem tamamlandı ,şekerlerimiz bir güzel kutularına yerleşti :)



Şimdi gittiğimiz evlerde nikah şekerlerimizi görünce çok mutlu oluyorum :)

( NOT : Bu nikah şekerlerinden (istediğiniz renkte hazırlanabilir) sipariş vermek için hayatisusle@gmail.com adresine mail atmanız yeterli)

13 Temmuz 2012 Cuma

Anı Köşesine Gözde'nin Eli Değdi :)


E karar verildi süslü defterimiz salona gitmiyor, yerine çözüm olarak da çok beğendiğimiz şuradaki kutuyu seve seve aldık :) Madem kutumuz var, küçük kartlara ihtiyacımız vardı doğal olarak :) Gittim mor ve krem rengi kartonlardan küçük kartlar kestirdim , getirdim. Daha sonra aklıma daha önce bir lokantanın verdiği kartlar geldi (1 yıl oldu herhalde, Kayseri Mutfağı vermişti bir sürü boş beyaz kart, sanırım yemek tarifi yazalım diye dağıtıyorlardı. Tabi ben hiç yemek tarifi yazmadım ama bol bol resim falan yaptım onların üzerine :) ) O kartlardan kalanları da ekledim renkli kartlarımıza, sonra yeni soru çıktı ortaya. " Eeee ben bu kartları neyin içine koyacağım , öylece masada mı duracaklar ?"

İmdada Gözde ( sevgili kardeş :) ) yetişti. "Eee o kayseri mutfağı kartlarının kutusuna koy işte..." şeklinde :)



Ben nasıl olacak nasıl duracak diye düşünürken kendisi bir güzel kapladı süsledi ve bir miktar kartla birlikte bu güzel görüntüyü ortaya çıkarıverdi :) ( buradan kendisine çok çok teşekkürler, öpücükler :) )


E o bu güzellikle uğraşırken ben boş mu durdum, durmadım. Hiç aklımda olmamasına rağmen oturup kalem süsledim. Neden ? E çünkü güzel güzel süsler ortaya dökülmüştü bir kere Gözde için :) A bu buraya olur, şu şuraya olur derken kalemlerden birine bir tüy bir kelebek tutturuverdim hemen :) ( Süslemeyi hiç düşünmüyordum, sedef rengi dümdüz iki tükenmez kalem almıştım daha önceden)



Kalem de süslenince ayy mükemmel oldu hadi fotoğraf çekelim dedik :) Ve Anı köşemizin sevimli elemanlarını bir araya toplayıverdik :) ( defteri niye unuttum bilmiyorum :( )



Şimdi ben bu fotoğrafa baktım baktım vee yeni bir soru işareti ? Eee kalem böyle mi duracak o_O  Hemen soğuk seramik hamuruma sarıldım, kalemimizi ayakta tutacak bir şey ( adı ne bunun kalem ayaklığı mı ??) yaptım :) Kendisi bir güzel kurudu , pek de güzel oldu ama elbette böyle kalmayacak . Sedef rengine boyanıp bir iki de küçük süs çiçek falan eklenecek kendisine . E önemli bir görevi olacak sonuçta dimi :)


Gerisi artık sevgili davetlilerimize kaldı, lütfen masanın yanından boş geçmeyin de bir iki satır yazı, ya da ne bileyim en azından bi çiçek böcek bişi çizin atın kutuya, bakarken mutlu olalım :) (  Ebruu, sana diyorum mesela ;) )


Not : kimse düğüne 3 gün kaldığını söylemesin, heyecan falan yapabilirim ^_^

11 Temmuz 2012 Çarşamba

Takı Kurdelelerimiz :)



Düğüne son 5 gün :) Evin içi süslü püslü şeylerle doldu. Esma ablamdan gelen kuşların (şurada geliş hikayeleri var) bir çifti takı kurdelelerimize konuverdi :)

Kuşlar gibi benim takacağım kurdele de mor :) Zaten her şey mor :)

Ben lise mezuniyetimde de üniversite mezuniyetimde de mor giymiştim ( ikisi de tesadüf, renkleri özellikle seçilmiş şeyler değildi ). Normal hayatta aslında düşününce mavi, yeşil gibi renkler kullanmayı daha çok seviyorum diyorum, ama ametist taşını takmayı çok çok sevdiğim için bir dönem farkında olmadan baya bir mor ağırlıklı giyinmişim :) Düğün hazırlıklarına başlamadan önce hatta daha nişanlanmadan bile önce "ben ilerde düğünümde mor ayakkabı giysem olur mu ?" diye dolanmaya başladım, çünkü  lise ve üniversiteyi bitirdiğimde hayatımda yeni dönemlere geçiş yaptım sonuçta ve üzerimde morlarla kendimi çok iyi hissettim. E bu yepyeni bir dönem sonuçta, morlarım yanımda olsun da kendimi daha da iyi hissedeyim bana uğur getirsinler dedim :) .

Annemden epey bir süre onay alamadım tabi :) Sonra "ayakkabı tamamen mor olmaz annecim ama üzerinde bi aksesuarı falan mor olsun tamam" dedi :) Gerisi çorap söküğü gibi gelmeye başladı :) Bu arada ayakkabı mor mu ? Hem de mosmor :)




9 Temmuz 2012 Pazartesi

Eski ve Mavi...


Bu kolye ucunu bana büyük halam verdi , yeni değil 5-6 yıl oldu, belki daha da fazla. Kendisi genç kızken almış bunu, hatta atmayayım şimdi ama ilk maaşıyla falan olabilir :) Sadece serçe parmağıma olabilen bir yüzüğü de var ( onun fotoğrafını çekemedim çünkü eşyalarımın büyük bir kısmı yanımda değil, eee düğüne azıcık kaldı :) ) 

Ben bunu kutusunda sakladım da sakladım, takmaya hiç kıyamadım, çok sevmeme rağmen elim hiç gitmedi niyeyse. Ama ne zamanki evlilik kararı alındı, detaylar düşünülmeye başladı, "ayy ben bunu üzerimde mutlaka taşımalıyım düğün günü" dedim. 

4 yapraklı yonca da diğer halamın uğurudur, ne zaman aile içinde oyun oynasak işler kötü gitmeye başladığında çiziverir puan kağıdına 4 yapraklı yoncasını :)  

E şimdi hem nazar boncuğu gibi mavi, hem 4 yapraklı yonca, hem üzerinde kelebekler uçuşuyor, hem de güzel mi güzel :) Kararımı verdim yani düğünümde mutlaka üzerimde olmalı.

Sonra "Gelinlerin Savaşı" filmini izlerken farkettim ki aslında yabancıların (tam olarak kimlerin bilemiyorum :)) düğün geleneğini gerçekleştiriyormuşum , en azından bir kısmını :) Gelinler düğünlerinde üzerlerinde eski, yeni, ödünç alınmış, ve mavi şeyler bulundururmuş ve hepsi de ayrı güzel şeylerin simgeleri, şurada detayları var.  E şimdi bu güzelim kolye sayesinde hem eski, hem de mavi şey tamam. Yeni bir şey desek her şey yeni. Ödünç bir şey mi arasam düğüne günler kalmışken napsam :))


Gelinlerin savaşı filminin eski ve mavisi bu minik çiçek tokaydı. E şimdi benim kolye ucum daha güzel, daha anlamlı değil mi ama :)

7 Temmuz 2012 Cumartesi

Ziyaretçi ( Anı ) Defteri Yerine


Düğüne gelenlerin duygu ve düşüncelerini yazabilecekleri defterimizi daha önce şöyle hazırlayıp şurada da blogumda paylaşmıştım zaten :) Sonra da bir güzel "aaa ben bunu düğün salonuna falan götüremem, tebrik ederim hayırlı olsun cümleleriyle hemen doluverecek defterimiz" demiştim ve düğünü beklemeden defterimizi ortaya çıkarıp isteyenler uzun uzun yazsınlar , hatta isteyenler resim falan yapsınlar dedim. Defterin içi keyifli güzel anılarla dolmaya başladı bile, gerçekten çok keyifli oldu ( duygulanıp ağlamayayım diye başta anneminki olmak üzere bazı yazıları okumadım düğün sonrasına saklıyorum)

E defter güzel oldu, yazılar çok içime sindi, sıra geldi defterimizin ulaşamayıp da düğüne gelecek arkadaşları düşünmeye. Onların da küçücük de olsa bıraktıkları bir anı yazısı olsun istedim. Salonun girişine konulan küçük bir masaya küçük süslü bir cam fanus ve renkli küçük kartonlar, renkli kalemler koymayı düşündüm başta. Böylece isteyenler küçük kartonlara yazılarını, tebriklerini yazıp fanusa atabilirler, ben de sonra onları defterimize yapıştırırım dedim. Ama sonra English Home'da bu kelebekli, cam kapaklı çok beğendiğim kutuyu buldum ( Fiyatı da tam olarak kartımdaki puanlara denk geldiği için hiç düşünmeden alıverdim :p ). Cam fanus yerine bu kutu daha şık duracak bence :)




Düğüne az kaldı ya sürekli tetikteyim eksik bir şey var mı diye. Düşündüm de mor peçetelerimiz eksikti o_O Düğün salonunun peçeteleri bordoydu, ben " e ama her şey mor oldu bu kırmızı, bordo da neyin nesi " diyince, düğün salonundan " mor peçete bulamayız, beyaz yapalım ozaman" şeklinde cevap geldi. E tamam beyaz olsun, o da olur ama bu mor peçeteler çıkıverdi karşıma :) Kipanın kendi ürünü , büyük boylar ( 40x40), hem mor hem de gayet kalınlar kumaş gibi. 50 tanesi 4,90, hemen her rengi var. Yani kimse "ayyy düz sarı peçete nerden bulayım, fıstık yeşili peçete nereden bulayım " demesin :) 6 paket kaptığım gibi getirdim eve :) İşin ilginci , gören duyan kimse "ayça peçeteye niye para verdin, ay bir kere kullanılıp atılacak, e beyaz olsa noluyodu yani" gibisinden cümleler kurmadı, buradan öpüvereyim hepsini :)


Not : çektiğim hiç bir fotoğrafta morlar olduğu gibi çıkmıyor hep başka tonda görünüyor malesef.

2. not :) : Bu küçük ziyaretçi notları atılabilsin diye beyaz güzel kafeslerin de kullanıldığını gördüm bir yerde, ama ben uygun kafes bulamadım, bulduklarımın yanları çok genişti notlar dökülebilirdi. Ama gerçekten çok şık bir çözüm olabilirdi o da.

6 Temmuz 2012 Cuma

Esma Ablam'dan gelen düğün süslerim :)



Tuğba Canyurt'un yaptığı morlu keçe kuşları gördünüz mü ? Ben gördüm, ve gözlerimi alamadım. E nasıl beğenmeyeyim çok güzeller, çok sevimliler, tabi bir de morlar ( Ankara'da ki düğünde ben dahil her şey mor olacağı için :) ) 

Neyse taktım kafaya, e hazır Ankara'da da, ben kesin gidip bir çift alıp takı kurdelelerimize (benimki mor, hakan'ınki beyaz) dikeceğim diye. Ben böyle gidip keçe kuş almalıyım diye dolanırken Esma ablam duydu sesimi ( şu güzelim önlükleri diken yetenekli bayan oluyor kendisi) "Ayça sen çiz ne istiyorsan ben dikeyim olur mu, sana bir şeyler yapmak istiyordum, düğünün için bir şeyler yapmam gerek dedi". Aldım kağıt kalem, mükemmel çizim yeteneğimle :p çiziktiriverdim hemen. Benim çizimimden anlaşılabildiği kadarıyla (çok güzel yaptığına göre demekki çok güzel çizip anlatmışım bence ;) ) yapmış kuşlarımı , yetmemiş kolye falan da yapmış onlara :)



Hem de bir sürü :) Eve geldiğimde sadece 1 çift değil 5 çift gelin damat kuş beni bekliyordu :) Sağolsun tek tek minik minik uğraşmış kuşlarla.





Düğünden iki gün önce gelip evin kapısını süslemek istedi, önden bu güzelim kapı süsünü hazırlayıp getirmiş, "ben gidip mor beyaz tüller alayım o gün için " dedi :) 



Hızını alamamış olacakki, evimde kullanmam için de bu iğnelik adamı yapmış, benden de bu adama bıyık eklememi istedi :)


Ben hepsini çok çok beğendim, ellerine sağlık. Düğün vakti yaklaşıp telaş arttıkça etrafta böyle güzel insanlar görmek çok güzel oluyor. Tuğba Canyurt'a da ayrıca teşekkür ediyorum, düğünüm için istediğimi duyduğunda hediye etmek istedi bir çift kuş, almaya gidemedim ama almış kadar mutlu oldum :)

Bu arada hala dans şarkımız yok bizim >_< (son 10 gün)

28 Haziran 2012 Perşembe

17 mi o_O ?



An itibariyle takvime bakıp tekrar tekrar bir kaç kez sayınca ilk düğüne 17 gün kaldığına kesin olarak inanmış oldum ( önceden inanmıyor muydum ? sanırım inanmıyormuşumki bu kadar rahattım :)) )

Bugün Ankara'daki son iş günüm, bundan sonrası koşturmaca sanırım :)  

Eksikler neler mi :
* Henüz tamamlanmak için beni bekleyen nikah şekerlerim ( 200 tane olacak yarısı bitti )

* Soğuk seramikten yapacağım yapacağım diyip durduğum gelin çiçeğim ( ahh şu aldığım soğuk seramik hamurunu nereye koyduğumu bir bulsam yapacağım... )

* Saç modelim belli değil, ama gözlemlediğim diğer bütün gelinlere göre çok daha rahatım bu konuda niyeyse. Ankara'daki düğün için kuaföre gidip direk nişanda yaptığın saçın ( maşalanıp, tek tarafa toplanmıştı bütün saçlarım , açık bir saç modeli yani . zaten taç falan da takmayacağım Ankara'da ) aynısını istiyorum provaya gerek yok dedim :) Ama ya Samsun ? Kuaför seçimini büyük ablamıza bıraktık, eminim iyi olacak ( kuaförü ilk düğün gününde görme şansım olacak ). Taç takacağım, topuz olsun diyeceğim de nasıl bir topuz , içinizden bir fikir veren olsa keşke :)

* Peki ya şarkılar ? Bu konuda da önerilere açığım . Henüz dans şarkısı belirlemedik ( Kuzen Can beni kandırdı azıcık >_< , "kuzuummmm senin dans şarkını trompetle ben çalayım mı, vaktim var bak çalışıp çok güzel çalarım" dedi ... Ama o vakit o çalışamadan akııpppp gittiiii... Trompet sesini çok beğeniyorum Can çalarken de hayran hayran dinliyordum ne güzel).  Can'ın çalacağı şarkı ( çalıp sunduğu seçeneklerden en beğendiğim ) " Historia de un Amor"du. Hala da aklımda orjinal haliyle veya Yaşar'ın söylediği haliyle "Benim bütün rüyalarım seninle..." diye mi dans etsek acaba ? ( Yardımmm) Bu arada Can'ın trompetinden ve Gözde'nin (kardeşim olur kendisi :) ) kemanından vazgeçmiş değilim ama dans parçası çalmayacakları kesin...

* Slayt gösterisinden vazgeçtik, bu yüzden de ben girişe bir kaç fotoğrafımızı içeren bir poster hazırlayıp asmak istiyordum. Ama poster moster yok ortada, bakalım uğraşacak vakit olacak mı???

İşte bu kadar :) (İnşallah bu kadardır) :) Yarın evime gidiyorum (İstanbul'a), yanlış gelen sandalyelerimi kontrol edeceğim >_< sonra dönüp bu saydıklarımı halledeceğim inşallah ....


21 Haziran 2012 Perşembe

El Sanatları Sergisi


Geçen hafta Kızılay metrosunun sergi alanında el sanatları sergisi vardı. Bloglardan görüp bitmeden bir bakayım demiştim ama çıkmış aklımdan. Babaanneme giderken bir baktım köşede bir amca topaç ( leylak dalı'nın blogunda bahsettiği topaçlarmış işte onlar :) ) yapıp satıyor, sonrasında yanına sıra sıra dizilmiş standları görünce farkettim unuttuğum serginin tam ortasına düşüverdiğimi :) E sonrası malum baktım da baktım :) Hipnoz olmuş gibi her şeyi incelerken nasıl oldu bilemiyorum kendime engel olmayı başardım ve çok fazla şey almadım :)


Lületaşından yapılmış her şeyi uzun uzun incelerken bu atı görür görmez almak istedim sevgilime. Kendisi henüz görmedi ama ben pek sevdim, iyi anlaştık biz :) Bir gün kesin elime lüle taşı alıp bir şeyler yapmayı deneyeceğim,  bir kurs falan bulsam, bir de vakit bulsam daha güzel olur tabi :) 



 Hakkaklık (metal hat oyma) standına da bakarken anahtarlık yaptıklarını farkettim. Zeytin ağacıymış, üzerine istediğinizi hemen yazıp vernikliyorlar , azıcık kurumasını bekliyorsunuz. 2 tane anahtarlık seçip ikisinin de bir tarafına benim , bir tarafına sevgilimin soyadını yazdırdım. Neden? Çünkü o ev sadece bizim değil de, iki ailenin birleştiği bir ev olsun istiyorum. O yüzden isimlerimiz yerine ikimizin birden soyadı olsun istedim. Böylelikle evimizin ilk anahtarlıkları da alınmış oldu :)

Sergideki diğer standları Sevgi güzel güzel anlatmış blogunda şurada ve şurada :)

Kına Mumlarım


Kına mumlarımın yapımını geçen hafta bitirdim aslında ama ancak paylaşabiliyorum (tembellikten :) ). Aslında kına mumlarımı aylar önce Eminönü'nden hazır olarak almıştım. Benim gözler tabi hep mor kına mumları ( kına tepsim ve sepetimden dolayı ) arıyordu ama çeşit yoktu. Derken bu güzellikler çıktı karşıma :) Olduğu kadarıyla morunu aldım 20'ye tamamlayayım diyerekten eksik kalanlarını beyaz olarak aldık ( 1 tane de Merve'ye özel pembe :))


Annem mumlarımı çok beğenip " aaa yetmez ama bu " deyince, tekrar bir İstanbul ziyaretinde yolu tutuldu dükkanın ama düğün sezonu ya hem 2'ye katlamışlar fiyatı hem de güllerin tülü olmayanlarından kullanmışlar. Yani güzellik azalıp fiyat yükselmiş. Satıcı da biraz ters bir anındaydı herhalde, hiç alasım gelmedi. Aman ben yaparım deyip oturdum başına, e oldu da bence :)


Yapmak isteyen olursa eğer, aklınızda olsun güller muma direk yapışmıyor, sıcak silikon tutmuyor bir türlü. O yüzden bir kat tül sarın iki ucunu sıcak silikonla yapıştırın. Tül tülü tutuyor, sonra güller de o tülün üzerinden çok kolay yapışıyor.

Kına hazırlıklarım bitti böylece , yakında hepsini paylaşırım. Benim kına gecemde kırmızı olan tek şey kına yakılırken başıma atılacak olan pullu örtü ( onun kırmızı olması mecburiymiş, bi tek onu renklendirmeme izin çıkmadı :) )

Kına mumu alacağım zaman annem, şu düz olup ele geçirilen çiçek şeklindeki mumlardan istiyordu. Ama kimseye tavsiye etmiyorum ben onları çünkü o mumlar hemencecik eriyip sıvılaşıyor ve kimsenin elini kıpırdatmadan dakikalarca dümdüz açık tutması mümkün olmuyor. Dolayısıyla elinize, yerlere hatta üstünüze mum dökülebiliyor.


14 Haziran 2012 Perşembe

Country Yatak Odası



Severek takip ettiğim bloglardan biri olan bakbuharika'da, birbirinden güzel country tarzı yatak odaları var, e biz zaten bu tarzın hastasıyız :) Bizim de yatak odamız bu tarz. F&M tasarımdan (Masko şubesi) aldık, ve bizi hiç üzmediler gerçekten. Neyi nasıl istediysek yapıp tam gününde getirdiler, güler yüzleriyle keyifli bir alışveriş yapmamızı sağladılar (Rapsodi mobilyadan aldığımız salon takımımız için aynı şeyi söyleyemiyorum malesef...)

Bizim yatak odamız bu takımın biraz değişik hali (rengi silme lake, aynalarında biraz renk var, eskitilmiş gibi ama bizce çok güzel. Yatak başındaki camlı kısım yok, yatak başı sadece ahşap.)

Yatak odamızı ilk görenler arasında ve ben tarafından da ^_^ özellikle boy aynamız ve makyaj aynası beğenildi, boy aynasının fotoğrafı yok elimde ama makyaj aynasını ricam üzerine mağazadan fotoğrafını çekip göndermişlerdi. Tarzını çok sevdik (hem de kapaklarını kapattığımızda çok derli toplu duruyor , dağınıklığım görünmüyor :) :) )


Evlilik hazırlıkları kısmının ev dizme aşaması en yorucu en kafa karıştırıcı olanı bence, ama doğru kişilerle karşılaşılırsa çok keyifli oluyor gerçekten. Allah herkesin gönlüne göre versin inşallah, bize de eşyalarımızı güle güle , ağız tadıyla kullanmayı nasip eder inşallah :)

4 Haziran 2012 Pazartesi

Ziyaretçi - Anı Defterimiz (Son Hali)



Biraz uğraşarak kendimiz yaptığımız defterimizin yapım hikayesini şurada paylaşmıştım daha önce ^_^ Bu kez sıra defterin kendisini paylaşmakta, hem de anneciğimin dikip üzerine nazar boncukları eklediği kılıfıyla birlikte ^_^

Ama artık ona ziyaretçi defteri demek doğru olmaz, çünkü düğün salonuna götürmekten vazgeçtik. Gittiğimiz düğünlerde gördük ki insanlar, "tebrik ederim, mutluluklar dilerim" yazıp hoooop diğer sayfaya geçiveriyor . El emeği defterimiz böyle dolsun istemedik tabi. Konukların "tebrik ederiz" yazları için ayrıca bir şey düşünüp, o notları defterin sayfalarına yapıştırmayı düşünüyorum. Bu defterimiz ise sevdiklerimizin rahat rahat uzun uzun yazabilecekleri bir anı defteri oldu ve sayfaları yazılmaya başlandı bile ^_^, ama hiç bir yazıyı okumuyorum hepsini düğün sonrasına bırakıyorum, şimdi duygulanırım falan ne gerek var gözleri şişirmeye :)

İşte böyle bir şey :





1 Haziran 2012 Cuma

Düğün Davetiyemiz ^_^


Haziran ayına girdik, yani düğüne 1 buçuk ay kaldı ^_^ Davetiyelerimizi dağıtmaya başladık bile. 

Blog açtığımda sadece kendi yaptığım işleri paylaşırım diye düşünüyordum,  ama evlilik hazırlığı çok keyifli bir şey (Allah isteyen herkese nasip etsin). Her şey böyle süslü, renkli olunca paylaşmadan duramıyor insan :) 

Davetiyemizi "elite sade davetiye" kataloğundan seçtik, kendimiz yapsak eminim yine buna çok benzer olurdu. Olsun istediğim her şey var (ayy doğru ya kuzen can'ın resmi yok üzerinde :p ben yapsam o aşağıdaki gelin damat çiziminin yanına can'ı da eklerdim :p). 



31 Mayıs 2012 Perşembe

Ankara'da 5 Çayı ( blogger buluşması )



zeynebinevi blogunun sahibesi Zeynep hanım, Ankara'da bir blogger buluşması ayarlıyor, pek de iyi yapıyor :)

Katılmak için kendisine mail atmak gerekiyor, son gün 4 Haziran, 5 çayı tarihi de 9 Haziranmış. Ayrıntılar için şuraya ^^

Bu aralar haftasonlarımı önceden planlayamıyorum malesef biraz fazla yoğunum >_< Son anda işim çıkmazsa ben giderim diye düşünüyorum :)

27 Mayıs 2012 Pazar

İyiki Doğdun Gözdeeeeee :)


Bugun kardeşim Gözde'nin doğum günü ^_^ Facebook'tan kutlama mesajları yazılmaya başlamış hemen ^_^ Madem saat 12'yi geçti, ben de blogumdan kutlayayım bugunlük ^_^.

Yukarıdaki kendisinin doğum günü hediyesi, bu haliyle fırına gitti bakalım. Sonuç çatlamadan patlamadan çıksın da son halini de eklerim ^_^. Doğum gününe yetişemedi malesef ama en azından yaptığım görüldü yani ;)

Daha önceden bir forumda paylaşılan seramik örneklerini (kimin yaptığı belirtilmemiş) kaydetmiştim, onların içinden kendisi beğendi seramik salyangozu, aynısı olmasa da epey benzedi bence.

Mutlu , sağlıklı, huzurlu bir ömrü olsun inşallah ...

25 Mayıs 2012 Cuma

100 olmuşuz ^_^


Bugun eve geldim ne göreyim, takipçi sayımız 100 olmuuuuş ^_^. Hemen koşup toplaştık, gelebilenlerle bu hatıra fotoğrafını çektirdik ^_^. (Not : beşiktaşlı arkadaş biraz panik yaptı, gelirken sapkasının ponponunu düşürüverdi, zaten geçen de diğer tarafını kırmıştı şaşkın...)

Takipte olan herkese teşekkürler...

21 Mayıs 2012 Pazartesi

İğnedanlık


Evet bunu da yaptım o_O . Kendi düğün hazırlıklarıma başlamadan önce böyle şeyleri çok saçma bulurdum, "niye yaparlar ki böyle şeyler" derdim. Ama iş öyle değilmiş işte, düğün hazırlığı yapıyorum ya boş kaldım mı illa bir şeyi süsleyeceğim tülle kurdeleyle ^_^. 

Daha önceden bloglarda karşılaşmıştım iğnedanlık denen şeyle, ama şöyle bir bakıp geçmiştim. Geçenlerde gittiğim düğünde takı takılırken toplu iğnenin önemini anlamış oldum. İğnedanlık yapmayı düşünmedim ama toplu iğne alınacak diye not almıştım ^_^ 


Bugun boş oturup sıkıldığım bir anda masamda Deniz'in kına gecesinden kalan süslü mumu gördüm. Mumu eriyip bitmişti ama gülü ve tülü atma beni diyordu :p E hadi yapayım bari bir iğnedanlık dedim.

Biraz deneme yanılma oldu ama olsun böyle bir şey oldu işte :) Evde iğnedanlık yapmak için bütün malzemeler varmış ama toplu iğne yokmuş o_O Koca evde sadece 1 (yazıyla bir o_O) tane toplu iğne bulabildim, şansa beyazmış o da ^_^

14 Mayıs 2012 Pazartesi

Esma Ablamın Önlükleri :)

Haftasonu Esma ablamı (babamın kuzeni) gördüm, çok güzel dikiş diker kendisi. Şu sıralar mutfak önlükleri ve pijama altları dikiyor çok güzel , baya da sipariş veren oluyor :) Anne - kız takım olacak şekilde diktiği mutfak önlüklerine bayıldım, minikler çok şeker :) Sadece iki fotoğraf çekebildim aceleden cep telefonumla, ama daha ne güzel modeller ne güzel renkler var. Fotoğrafta görülen kot kumaşından olan minik önlüğü küçük arkadaşım Eşmoş için aldım, kendisi pek sever mutfakta vakit geçirmeyi :)




11 Mayıs 2012 Cuma

Soğuk Seramikten Gelin Çiçeği - Deneme 1



Düğün için çiçeğimi kendim yapacağım dedim ya, mutlaka yapmam gerek ... ^_^ Çalışmalar başladı, bence epey bir deneme yanılma yaparak ortaya çıkacak buketim. Bu ilk denemeydi. Kendi hazırladığım soğuk seramik hamuru yerine hazır alayım bu kez dedim, ama aldığım ürün hamur değil bildiğimiz kil çıktı, sert bir çamur gibi. Dokusu çok güzel ama boyayı emmiyor bir türlü. Ben tamamen mor oldum ama o inatla olmadı >_< tam bir kurusun da fırçayla üzerinden boyayıp bakacağım sonuca. Başka marka, ürün önerisi olan ?




Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...